DTO AB KASIM AYI BÜLTENI HK.
Türkiye 2010 Düzenli İlerleme Raporu açıklandı
Türkiye’nin Avrupa Birliği ile yürütmekte olduğu üyelik müzakerelerinin ve mevzuat uyum sürecinin son yıla dönük değerlendirmesi niteliği taşıyan Türkiye 2010 Düzenli İlerleme Raporu Avrupa Komisyonu tarafından 9 Kasım 2010 tarihinde açıklandı.
Avrupa hükümet ve devlet başkanlarının Aralık Zirvesi’nde alacağı zirve kararlarına yönelik bir değerlendirme ve tavsiye belgesi olan 2010 İlerleme Raporu, Türkiye ve AB arasında devam eden müzakereler çerçevesinde, yaklaşık tüm fasıllarda teknik açıdan uyumun, çeşitli seviyelerde ilerleme ile devam etmekte olduğunu vurguluyor.
Türkiye’nin AB ile uyumu çerçevesinde; siyasi kıstasların tatmin edici düzeyde olduğu, işleyen bir piyasa ekonomisinin var olmaya devam ettiği ve Türkiye’nin Tek Pazar yükümlülüklerini üstlenme kapasitesi bulunduğu teyit edilirken, rapordan Türkiye’nin orta vadede üyeliğe hazır olduğu görülüyor.
Rapor, 2010 yılı Türkiye politik gündeminde ağırlık kazanan anaya değişiklik paketinin doğru yönde atılmış bir adım olarak değerlendirirken, anayasal değişikliklerin, “Avrupa standartları ile uyumlu bir mevzuat doğrultusunda uygulanmasının anahtar öneme sahip” olduğunu vurguluyor.
Türkiye’nin dış politika kapsamında son dönemde çok daha aktif olduğu, dışişleri politikasının AB üyelik süreci doğrultusunda AB ile işbirliği içerisinde geliştirilmesinin önemli bir değer olacağı ifade ediliyor.
Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ile ikili ilişkilerde normalleşme yönünde bir ilerleme bulunmadığının altını çizen İlerleme Raporu, Türkiye’nin Katılım Ortaklığı Belgesi Ek Protokol’ündeki yükümlülüklerini yerine getirmediğini ve malların serbest dolaşımındaki engellerin kaldırılmadığını belirtiyor. Bu kapsamda, Avrupa Komisyonu, 2006 yılında askıya alınan sekiz müzakere başlığının ilgili Protokol gerekleri Türkiye tarafından yerine getirilmediği sürece askıda kalmasını öneriyor.
Türkiye’nin AB ile yürütmekte olduğu müzakereler çerçevesinde ise Komisyon, Türkiye’nin rekabet politikası, kamu alımları, sosyal politikalar ve istihdam fasıllarına öncelik vermesini istiyor.
Türkiye’nin ekonomik politikasına övgü sunan rapor çerçevesinde son beş yıldır uygulanan güçlü ekonomik program ve düzenleyici ve denetleyici reformlar sayesinde, Türkiye ekonomisi krize karşı yüksek direnç göstermiş ve ‘2009 yılı ortasından itibaren sağlam bir düzeyde büyümektedir’ ifadeleri yer alıyor. Bununla birlikte, işsizlik oranının kriz öncesi döneme göre daha yüksek olduğuna dikkat çeken rapor, enflasyon baskıları ve hızlı büyüyen cari açığın dikkatli izlenmesi gerektiğini savunuyor.
İlerleme Raporu’na göre Türkiye deniz taşımacılığında AB müktesebatına uyumda ilerleme kaydetti
Avrupa Komisyonu tarafından 9 Kasım’da yayımlanan Türkiye 2010 İlerleme Raporu’na göre; Türkiye geçen bir yıl içerisinde deniz taşımacılığında bazı ilerlemeler kaydetmiştir.
Özellikle idari kapasitenin güçlendirilmesi yönünde ilerleme kaydedildiğini vurgulayan rapor, Denizcilik Müsteşarlığı tarafından katılım-öncesi sektör stratejisi hazırlandığını ve kısa dönemli eylemler için öncelikli politika alanlarının tamamlanmış olduğunu vurguluyor. Kıyı Emniyeti ve Gemi Kurtarma İşletmeleri Genel Müdürlüğü, Uluslararası Denizcilik Örgütü (IMO) ve Uluslararası Uydu Örgütü (IMSO) ile uyum içinde uzun menzilli bir tanımlama ve izleme sistemi (LRIT) ve Türkiye ulusal LRIT veri merkezinin kurulması ve Yakamoz isimli ulusal bir yardım, araştırma ve kurtarma otomasyon sisteminin Ekim 2009’da işleme geçmesi bu konuda verilen örnekler arasında yer alıyor. İzmit, İzmir, Mersin ve İskenderun limanları için deniz taşıtı trafiği gözetim bilgi sistemlerinin hizmete girdiği ve Denizcilik Müsteşarlığı’nın petrol kirliliğine karşı hazırlık ve acil müdahale konusunda kapsamlı bir yıllık eğitim programı başlattığı kaydediliyor.
Bununla birlikte, 2010 İlerleme Raporu, kirliliğin önlenmesi ve acil müdahale için kapasitenin sınırlı olduğunun altını çiziyor.
Mevzuat uyumu çerçevesinde rapor, 2010 yılında Deniz Adamları Yönetmeliğinde ve gemilerden atık alınması ve atık kontrolüne ilişkin yönetmeliklerde yapılan değişikliklere değiniyor.
Denizcilik emniyeti alanında uyumun iyi bir düzeyde olduğu vurgulanırken, 11 Mart 2009 tarihinde kabul edilen Üçüncü AB Denizcilik Paketi’nin Türkiye’nin bugüne kadar uyum sağladığı bazı mevzuatlarda da değişiklik yaptığı ekleniyor.
Türkiye, altı aylık süre için Avrupa Konseyi dönem başkanlığını devralıyor
Türkiye, 10 Kasım 2010 tarihinde altı aylık süre için Avrupa Konseyi dönem başkanlığı görevini devraldı. Türkiye’nin Avrupa Konseyi nezdindeki Büyükelçisi Daryal Batıbay, konu hakkında yaptığı açıklamada, dönem başkanlığı görevi esnasında Türkiye'nin en büyük önceliklerinin Avrupa Konseyi reformunun desteklenmesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) kararlarının kalitesinin ve uyumunun artırılması ve daha etkili uygulanabilmesi için reform edilmesi, AB’nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne erişiminin kolaylaştırılması, Avrupa Konseyi'nin denetim organlarının güçlendirilmesi ve Türkiye’nin inisiyatifinde kurulmuş olan Eski Almanya Dışişleri Bakanlarından Joschka Fischer'in başkanlığını yaptığı “Seçkin Şahsiyetler Grubu"nun rolünün güçlendirilmesi olduğunu belirtti.
Avrupa sınır muhafızları Türkiye-Yunanistan sınırına yerleştirildi
Avrupa Komisyonu, geçtiğimiz aylarda artış gösteren yasa dışı göç sebebi ile AB Üye Devletlerinden 175 sınır muhafızını 2 Kasım tarihinden itibaren iki ay süre ile Türkiye- Yunanistan sınırına yerleştirdi. Söz konusu Acil Sınır Müdahale Gücü RABIT (Rapid Intervention Border Teams) ekiplerinin yerleştirilmesine izin veren plan, Avrupa Dış Sınır İşbirliği Ajansı Frontex ile Yunanistan arasında 29 Ekim’de imzalanmıştı.
Yunanistan, ülkesine üçüncü ülkelerden yasa dışı yollardan girmeye çalışan kitlesel sığınmacılara karşı Avrupa Komisyonu’ndan 24 Ekim tarihinde yardım istemişti. Frontex’in 2010 ikinci çeyreğinde açıkladığı rakamlara göre; AB’ye giren 10 kaçak göçmenin 9’u Türkiye-Yunanistan sınırını kullanıyor. Avrupalı yetkililer, söz konusu önlemlerin, organize suç eylemlerine ve bölgede yasa dışı göçü kolaylaştırıcı unsurlara karşı caydırıcı etkisinin olmasını bekliyor.
Rusya ve Norveç sınır kontrollerini kolaylaştırıyor
Rusya ve Norveç 2 Kasım tarihinde sınır kontrollerinin kolaylaştırılması konusunda anlaşmaya vardı. Bu uzlaşı ile iki tarafında Buz Denizi’nde 40 yıldır devam eden görüşmelerin ardından doğalgaz ve petrol arama konusunda işbirliği gerçekleştirme yolundaki umutları arttı.
Norveç, AB’nin %10 ile %18 arasındaki petrol ve %15 civarındaki doğalgaz ihtiyacını karşılıyor. 1994’ten bu yana Avrupa Ekonomik Alanı’na üye olan Norveç, Suudi Arabistan ve Rusya’dan sonra dünyanın en büyük petrol ve doğalgaz ihracatçısı. 2015 ve 2020 yılları arasında Norveç’in AB’ye tedarik edeceği doğalgaz miktarının 85 milyar metre küpten 120 milyar metre küpe çıkması bekleniyor.
İki ülkenin dışişleri bakanları Oslo’da imzaladıkları mutabakat ile sınırdan uzaklığı 30 km’den az olan bölgelerde yaşayan kişiler, diğer tarafa 15 gün süre ile 20 Euro karşılığı geçebilecek. Bu kapsamda, vizesiz geçiş düzenlemesinden Norveç’te 9000 ve Rusya’da 45.000 kişi yaralanacak.
Deniz sınırına ilişkin anlaşmanın Rusya ve Norveç Parlamentoları tarafından 2010 yılı sonuna kadar onaylanması bekleniyor.
Kuzey Kutbu ve onu çevreleyen Buz Denizi hiçbir ülkenin denetiminde bulunmuyor; ABD, Kanada, Rusya, Norveç ve Grönland Adası, 200 deniz mili münhasır ekonomik bölgesi içerisinde yer alıyor. Buz Denizi’nde iklim değişikliği nedeniyle doğal türlerin birçoğu tehlike altında ancak bölge bu sebeple deniz taşıtlarının seyrine daha elverişli hale gelmiş bulunuyor. ABD tarafından gerçekleştirilen coğrafi araştırmalar neticesinde dünyanın keşfedilmemiş petrol ve doğalgaz rezervlerinin %25’inden fazlasının bu bölgede olduğu tahmin ediliyor.
EMSA’nın sorumluluğu artıyor
Avrupa Komisyonu, 28 Ekim 2010 tarihinde yaptığı açıklamada, Avrupa Deniz Emniyeti Ajansı EMSA’nın yetkilerini artırmak amacıyla yeni bir Önerge kabul etti. Avrupa Komisyon tarafından, 2009 yılında hazırlanan 3. Deniz Emniyeti Paketi ardından yayımlanan Önergeye göre:
• EMSA’nın petrol sızıntılarında görev alacak afetle mücadele yedek gemi filosu, açık denizlerdeki petrol platformlarından kaynaklanan petrol kirliliği vakalarında da göreve çağırılacaktır.
• EMSA, denizcilik alanındaki araştırmalar konusunda daha fazla role sahip olacak, denizcilik alanındaki araştırma önerilerini değerlendirecek ve uygun araştırma konularını tespit edecektir.
• EMSA’nın, Avrupa Komşuluk Politikası’na dahil ülkelere denizcilik alanında teknik destek sağlaması yönünde yetkileri artmaktadır.
• Deniz gözetimi konusunda var olan veya planlanmış sistemlerin müşterek çalışabilmesi için EMSA’nın yetkileri artmaktadır.
• Çevre alanında ise, balast suyu, su ve su altı gürültüsü konularında ve iklim değişikliği ile mücadelede EMSA’nın yetkileri artmaktadır.
• EMSA’nın deniz otobanı ve e-denizcilik alanında görevleri genişletilmektedir.
Önerge Avrupa Komisyonu tarafından Konsey ve Avrupa Parlamentosu’na sunulmuştur. Önergenin önümüzde dönemde kabul edilmesi beklenmektedir.
Avrupa Komisyonu’ndan daha etkin ve düşük maliyetli deniz gözetimine ilişkin yol haritası
Avrupa Komisyonu, Avrupa denizlerinin daha etkin ve daha düşük maliyet çerçevesinde gözetimi için yeni bir yol haritası hazırladı. “Denizcilik alanında Ortak Bilgi Paylaşım Ortamı CISE ‘nin (Common Information Sharing Environment) kuruluşu için Yol Haritası” konulu rapor, AB Bütünleştirilmiş Denizcilik Politikası kapsamında bir girişim olup; okyanusların, denizlerin ve kıyıların yönetimi ve yönetişimi için daha bütünleşik bir yaklaşımı desteklemekte ve denizcilik ve ilgili tüm AB politikaları arasındaki etkileşimi artırmayı amaçlamaktadır.
Söz konusu program çerçevesinde; kıyı güvenlik, trafik denetimi, çevre kirliliğinden korunma, deniz gözetimi, balıkçılık, sınır kontrolü, vergi ve emniyete ilişkin verilerin ilgili otoriteler arasında paylaşılması düzenleniyor. Söz konusu bilgi değişimi ise kurtarma ekiplerinin denizde hayati tehlike durumlarına hızlı ulaşımına; kıyı güvenlik, polis ve deniz kuvvetlerinin kanun dışı faaliyetler ile mücadelesine ve gemilerin denizdeki saldırı veya tehlikelerden korunmasına fayda sağlamaktadır.
Söz konusu yol haritası kapsamında önerilen altı girişim bulunmaktadır:
• Bu girişimden faydalanacak tüm toplulukların belirlenmesi;
• Veri kayıtlarının haritalandırılması ve veri değişimlerindeki eksikliklerin giderilmesi;
• Ortak veri sınıflandırılmasındaki seviyelerin belirlenmesi;
• Denizcilik alanında Ortak Bilgi Paylaşım Ortamı CISE (Common Information Sharing Environment) için destekleyici bir çerçevenin geliştirilmesi;
• Erişim haklarının tanımlanması;
• Uyumlu bir hukuki çerçevenin sağlanması.
2009 yılının Ekim ayındaki Komisyon Bildirimi’nin devamı niteliğindeki bu yol haritası, istişare sürecinin ardından AB Üye Devletleri tarafından onaylanmıştır. Pilot projeler için çalışmalar başlamış olup, çeşitli denizcilik gözetim yapıları için tam bilgi paylaşım sistemlerinin, 2014 yılına kadar tesis edilmesi öngörülmektedir.
AB Taşımacılık Beyaz Kitabı Aralık ayında açıklanıyor
Avrupa Birliği’nin yeni Taşımacılık Stratejisi’nin, Avrupa Komisyonu tarafından Aralık ayı içinde açıklanması bekleniyor. Avrupa’nın 2011-2020 yıllarına yönelik taşımacılık politikasının şekillendirilmesine yönelik hazırlanan rapor ile Tek bir Avrupa taşımacılık alanının tamamlanması, daha liberal bir taşımacılık piyasası oluşturulması, daha yeşil bir taşımacılık altyapısı tesis edilmesi ve düşük karbon teknolojilerine geçişin hızlandırılması yönünde tedbirler amaçlanıyor. Avrupa Komisyonu, yeni dönemde taşımacılık sektöründe; artan petrol fiyatları, trafik yoğunluğu, kalifiye işgücü eksikliği sebebi ile ve ‘kirleten öder’ ilkesi doğrultusunda ulaşım ücretlerinin artmasının beklendiğini belirtiyor.
Sera gazı emisyonları, hava kirliliği, gürültü ve çevreye verilen zararlar için oluşan masrafların ulaştırma kullanıcıları tarafından karşılanması, taşımacılığa ilişkin Beyaz Kitabın çözüm önerileri içerisinde yer alıyor. Petrole olan bağımlılık düşünüldüğünde gelecek yıllar için taşımacılık sisteminin daha az petrol kullanan araçlar için tasarlanması öngörülüyor.
1990 ve 2008 döneminde %24 artış gösteren taşımacılık kaynaklı emisyonların, AB’deki toplam sera gazı emisyonlarındaki oranı %19,5 oranında bulunuyor. Bu çerçevede, Komisyon, taşımacılık sektöründe 2050 yılına kadar sera gazı emisyonlarının 1990 seviyesinin %45 ila 60 aşağısına indirilmesini öngörüyor. Kara taşımacılığı ile birlikte, hava ve deniz taşımacılığında sera gazı emisyonlarının azaltılması gelecek dönemde AB tarafından ele alınacak konular arasında yer alıyor.
Avrupa Emisyon Ticaret Sistemi (ETS), taşımacılıkta emisyon indirimi için öncelikli tedbirler arasında bulunuyor. Hava taşımacılığı 2012 yılından itibaren AB emisyon ticaret sistemine kısmen dahil olurken, IMO’nun 2011 yılına kadar bu konuda uluslararası bir karar almaması halinde, denizcilik sektörünün ise 2013 yılında ETS sistemine dahil olması bekleniyor.
39 TEN-T Projesi için AB Fonları Genişletildi
27 Ekim 2010 tarihinde açıklanan Avrupa Komisyonu’nun son raporuna göre, 2007-2013 dönemi Trans-Avrupa Ulaşım Şebekesi TEN-T Programı altında yürütülen ve Avrupa Komisyonu’nun finansman ortağı olduğu projelerinin yarısından fazlasının zamanında bitirileceği açıklandı. Trans-Avrupa Ulaşım Şebekesi TEN-T programındaki öncelikli projelerin değerlendirilmesinin yapıldığı bahse konu rapor, Komisyon’un söz konusu programda fon kullanımı aşamasında “kullan veya kaybet” prensibinin temel aldığını belirtmektedir. Buna göre, Komisyon, 5 projenin finansmanını geri çekerek, 18 projenin de finansmanında kısıntıya giderek bu programın bütçesinde 311 milyon Euro’luk bir tasarruf yapmayı öngörmektedir. Raporda ayrıca 2015 yılına kadar tamamlanamayacak projelere olan finansman yardımının otomatik olarak kesileceği ifade edilmiştir. Bununla birlikte, ortaya çıkan miktarın ise yine TEN-T programının bir parçası olacak yeni projelere ihale teklifleri aracılığıyla yeniden tahsis edileceği belirtilmiştir.
Bahse konu rapor 29 projenin 2015 yılı itibariyle tamamlanacağını kaydetmektedir. Bu yüzden Komisyon, 2010 yılı sonuna kadar gerekli şartları karşılayan projelere, AB fonlarının kullanımı için 2 sene daha ek süre vermektedir. Lyon ve Torino arasındaki demiryolu bağlantısı projesi Fransa ve İtalya arasında projenin sınır ötesi kısmı için ikili anlaşmaya varıldığı takdirde, Danimarka ve Almanya arasındaki Fehrmarn Kemeri inşaatı ise projenin çevreye etki çalışması tamamlandığı takdirde finansmanlarında kesintiye uğramayacaklardır. 2015 yılına şartlı olarak uzatılan ama aldığı AB fonlarında kesinti yaşayacak olan projeler ise, Polonya Litvanya sınırındaki demiryolunun ray açıklığının bağlanması, Seine-Escaut Kanalı, Güney-Doğu Avrupa Hızlı Tren demiryolu hattı, Brenner Tüneli projeleridir. Prag ve Beroun arasındaki demiryolu hattı, Dresden ve Budapeşte arasındaki demiryolu hattının Çek Cumhuriyeti bölümüne ERTMS sisteminin konuşlanması, Aachen ve Oberhausen arasındaki demiryolu hattı, Antwerp Limanı ile Almanya arasındaki demiryolu hattı ile Brüksel ile Strazburg arasındaki doğrudan demiryolu hattının modernleştirilme projelerine aktarılan AB fonları ise geri alınmıştır.
Komisyon Orkinos Balığı Kotasında İndirim Teklif etti
Avrupa Komisyonu, Ekim ayından itibaren, 2011 yılında orkinos balığının avlanma kotasının belirlenmesi için çalışmalar yapmakta olup, Üye Devletlerle konu hakkında görüşmeler yürütmektedir. Bahse konu görüşmeler sonucunda hazırlanacak Önerge ile AB, 17-27 Kasım 2010 tarihleri arasında Paris’te düzenlenecek olan Atlantik Orkinoslarının Korunması için Uluslararası Komisyon ICCAT’ın toplantısı için pozisyonu belirleyecektir.
Avrupa Komisyonu’nun Denizcilik ve Balıkçılıktan sorumlu Komisyon Üyesi Maria Damanaki, konu hakkında yaptığı açıklamada; orkinos avcılığının gelecek yıllarda da sürdürülebilir olması amacıyla yıllık 13,500 tonluk toplam izin verilen avlanma sayısının 2011 yılı için 6,500 tonluk seviyede tutulması gerektiğini belirtmiştir. Dile getirdiği önerinin kaynağının bilim adamlarının yaptığı araştırmalar olduğunu söyleyen Damanaki, düşük kotaların 2020 yılında orkinos balık stoklarının %60 oranında tekrar inşa edilmesine neden olacağının altını çizmiştir. Damanaki aynı
zamanda, aşırı avlanmanın önlenmesi ve etkili kontrol önlemlerinin güçlendirilmesinin sağlanmasının hedeflediğini belirtti.
Sektörde faaliyet gösteren Fransa, İtalya, İspanya, Yunanistan, Portekiz, Malta ve Kıbrıs gibi Üye Devletler Komisyon’un önerisine karşı çıkarken, Avrupa Komisyonu Başkanı José Manuel Barrosso da bu konuda çekincelerini dile getirmiştir. Söz konusu ülkeler, 2022 yılında azami sürdürülebilir mahsul hedefine ulaşılabilmesi için yıllık 13,500 tonluk kotanın yeterli olduğunu ifade ediyorlar. Komisyon’un ise 2011 yılı için herhangi bir sayı vermeden orkinos balığı kotalarının geçen seneki seviyeye göre daha düşük tutulmasını talep ettiği bildirildi.
Avrupa Komisyonu açık denizde petrol ve doğalgaz aranmasına ilişkin AB güvenlik kurallarının ana hatlarını çizdi
Meksika’da gerçekleşen çevre felaketinin ardından açık denizde petrol ve doğalgaz arama eylemlerinin güvenliğine ilişkin olarak Avrupa Birliği yasal düzenlemelerini gözden geçirmeye karar vermişti. Bu kapsamda Avrupa Komisyonu, açık denizde petrol ve doğalgaz faaliyetlerinin zorlukları ile mücadele (Facing the challenges of offshore oil and gas activities) isimli bir tebliğ yayımladı. Söz konusu Tebliğ açık denizdeki petrol ve doğalgaz endüstrisine yönelik bir takım önlemler içermesine karşın özellikle deniz taşımacılığına ilişkin öneriler sunmamaktadır. Tebliğ beş temel alanı içeriyor: ruhsat verme usulleri, kamu kurumları tarafından gelişmiş denetim, uygulanan yasal düzenlemelerdeki açıkların giderilmesi, güçlendirilmiş AB felaket müdahalesi ve uluslararası işbirliği.
Beklenenin aksine Avrupa Komisyonu derin sularda petrol sondajına ilişkin moratoryum çağrısında bulunmamış, Üye Devletlerden yeni verilecek ruhsatlarda ihtiyatlı yaklaşım uygulamasını istemiştir. Avrupa Komisyonu 2011 yılı Bahar dönemine kadar ulusal karar alıcılar ve diğer ilgili paydaşların da görüşünü alarak somut önlemlere yönelik adımlar atılıp atılmayacağına karar verecektir.
Ançüez Yönetim Planı AB gündeminde
Biscay Körfezi’nde uzun dönemli ançüez stokları yönetim planına ilişkin Komisyon Önerisi Avrupa Konseyi tarafından kabul edilmedi. Daha önce Avrupa Parlamentosu (AP) Balıkçılık Komitesi tarafından kabul edilen tasarının Avrupa Konseyi tarafından 13 Ekim tarihinde geri çekilmesi talep edildi. Bununla birlikte, Avrupa Parlamentosu’nun taslak metni 22- 25 Kasım tarihlerinde oylaması bekleniyor.
Biscay Körfezindeki balıkçılık 2005 yılından 2010 yılına kadar stoklardaki azalma nedeniyle durdurulmuştu. Sadece Fransa ve İspanya’yı ilgilendiren yönetim planına göre 1 Haziran 2010’dan 30 Haziran 2011 tarihine kadar Fransa ve İspanya için sırası ile kotalar şu oranlarda belirlenmiştir; %10 (1,560 ton) ve %90 (14,040 ton).
Taslak düzenlemeye göre izin verilen toplam avlanabilir balık miktarı Balıkçılık için Bilimsel, Teknik ve Ekonomik Komite STECF (Scientific, Technical and Economic Committee for Fisheries) tarafından her yıl Mayıs veya Haziran aylarında tahmin edilen mevcut yumurta miktarına göre belirlenecektir. AP Komitesi tarafından getirilen değişikliklerde eğer STECF, mevcut balık yumurtalarına ilişkin olarak bir tahmini değer veremezse; STECF tarafından avlanabilir balık miktarını düşürülmesi önerilmesi halinde kota düşürülecek ya da kota bir önceki av dönemindeki seviyesi ile aynı kalacaktır.
Avrupa Parlamentosu Kuzey Atlantik uluslararası anlaşmalarını onayladı
Avrupa Parlamentosu 19 Ekim tarihinde bazı uluslararası balıkçılık anlaşmalarının güncellenmesine ilişkin belgeleri onayladı. Milletvekili Jaroslaw Leszek Walesa tarafından hazırlanan raporu oylayan AP Genel Kurulu, Kuzey Atlantik Balıkçılık Örgütü (NAFO) ile imzalanan işbirliği anlaşmalarında gerçekleştirilen değişikliklere onay verdi. NAFO; ABD, Kanada, Grönland, Saint Pierre ve Miquelon (Fransa) yakınlarındaki bölgeler de dahil olmak üzere Atlantik’te büyük bir alanı bir araya getiriyor. Anlaşmadaki söz konusu değişiklikler ise örgütün çağdaşlaştırılması, karar alma mekanizmalarının rasyonelleştirilmesi ve ihtilafların çözümünde yeni usuller oluşturulması amacını taşıyor.
Ayrıca Parlamento, çok taraflı işbirliği için Kuzey Doğu Atlantik Balıkçılık Komisyonu (NEAFC) anlaşmalarında denetim ve yaptırım rejimlerini ortaya koyan belgeleri de onaylamıştır.
Söz konusu düzenlemelerle yasa dışı, rapor edilmemiş veya kontrolsüz balıkçılık uygulamalarını denetlenmesi ve gerekli hallerde uygulanacak yaptırımların belirlenmesi amaçlanmaktadır.
Balıkçılık politikasında sorumluluklara ilişkin yeni rejimine göre Avrupa Parlamentosu’nun AB tarafından kabul edilen balıkçılık anlaşmalarını kabul ya da reddetme yetkisi bulunmaktadır.
2020 Enerji Stratejisi sektörde 1 trilyon Euro Yatırım Öngörüyor
Avrupa Komisyonu 10 Kasım tarihinde 2020 Enerji Stratejisini kamuoyu ile paylaştı. 2020 Enerji Stratejisi, Birliğin enerji ihtiyacının sürdürülebilir bir şekilde garanti altına alınması için gelecek on yıl içerisinde 1 trilyon Euro yatırım yapılması gerektiğini savunuyor. Bununla birlikte, rapor, önerilen hedeflere ulaşılması çerçevesinde somut tedbirler getirmediği gerekçesi ile zayıf bulundu.
2011-2020 dönemi AB enerji politikası genel çerçevesinin belirlenmesine ilişkin hazırlanan AB 2020 Enerji Stratejisi, enerji verimliliği konusu üzerine odaklanarak, beş alanda öncelikleri sıralıyor. Avrupa’da enerji tüketimini mali araçların desteği ile azaltmayı hedefleyen yeni strateji, öncelikli olarak binaların enerji performansının güçlendirilmesi ve bütünleştirilmiş bir Avrupa enerji piyasayı oluşturulmasında gelişme sağlamayı hedefliyor. Artan enerji talebinin karşılanması ve mevcut kaynakların revizyonu için öngörülen 1 trilyon Euro yatırımın ise ağırlıklı olarak özel sektör, tüketici, kamu ve AB fonları aracılığı temin edilmesi öngörülüyor.
Taşımacılık sektöründe enerji verimliliğine ilişkin olarak ise rapor, sektörün Avrupa sera gazı emisyonlarının beşte birini oluşturduğunu ve tüm taşıtlar için enerji verimlilik standartları ve bir “araba etiketleme sistemi” oluşturulmasını öneriyor.
Aynı zamanda, dış enerji politikasına da değinen rapor, Birlik içinde bütünleştirilmiş bir enerji piyasası ile AB’nin üçüncü ülkeler ile ilişkilerde ağırlık kazanacağını savunuyor. Yaratıcı enerji teknolojilerinin geliştirilmesi ve daha şeffaf bir ücretlendirme ve tedarikçiler arasında değişim gibi tüketici politikalarının geliştirilmesini öneriyor.
AB liderlerinin, raporu, gelecek Şubat ayında düzenlenecek özel bir enerji oturumu kapsamında kabul etmesi bekleniyor. Avrupa Komisyonu ise gelecek on sekiz ay içerisinde, hazırlanan rapor doğrultusunda daha somut politika önerilerini kamuoyu ile paylaşacak.
Avrupa Komisyonu AB Sülfür Yönergesi için kamu istişare sürecini başlattı
Avrupa Komisyonu 1999/32/AT sayılı bazı sıvı yakıtlarda sülfür içeriğinin azaltılmasına ilişkin Yönerge’nin gözden geçirilmesine ilişkin istişare sürecini başlattı.
Avrupa Komisyonu 2008 yılında kabul edilen Marpol EK VI ve revize edilen ISO standartlarında öngörülen yeni yükümlülükler ile Yönerge’nin uyumlaştırılması için gerekli muhtemel değişikliklere ilişkin olarak ilgili paydaşların görüşlerini almaya başladı. İstişare süreci 5 Ocak 2011 tarihine kadar devam edecek, istişare sürecinin tamamlanmasının ardından Avrupa Komisyonu kendisine iletilen cevaplar üzerinde çalışarak 1999/32/AT sayılı Yönerge’nin değiştirilmesi için taslak önerge hazırlayacak. Komisyon’un, önergenin son halini 2011 yılı bahar döneminde yayımlaması bekleniyor.
AB sanayi emisyonlarına ilişkin yeni kısıtlamalar kabul etti
Büyük yakma tesislerinden salınan sanayi emisyonlarının azaltılmasını amaçlayan Sanayi Emisyonları Yönergesi Kasım ayı başından Avrupa Birliği tarafından kabul edildi. Avrupa Komisyonu tarafından 2007 yılı Aralık ayında önerilen yasa üzerinde Üye Devletler tarafından görüşmeler uzun süredir devam ediyordu.
Yeni yasa; ilgili alanı düzenleyen yedi AB mevzuatını birleştirerek bu alanda tek bir düzenleme tesis ediyor. Aynı zamanda, sanayi emisyonlarının asgari seviyeye indirilmesi ve gerekli izinlerin temin edilmesi işletmeler tarafından mevcut en iyi tekniklerin tatbik edilmesi üzerine odaklanıyor. Mevcut En İyi Teknikler, düşük maliyetli yüksek çevre performansını öngörüyor. Bu sayede; AB genelinde sanayi için eşit şartlar oluşturulması, gereksiz işletim masraflarının düşürülmesi ve eko-inovasyonun teşvik edilmesi amaçlanıyor. Yönerge’nin, Avrupa sanayinin küresel rekabet edebilirliğine zarar veren gereksiz idari harcamaları yılda 32 milyon Euro düşürmesi bekleniyor.
Kabul edilen yönergenin 2010 yılı sonuna kadar Resmi Gazete’de yayımlanmasının ardından yürürlüğe girmesi ve Üye Devletler tarafından en geç 2 yıl içerisinde uygulamaya geçirilmesi öngörülmektedir.
Avrupa Gelişmiş Kargo Deklarasyonu Rejimi 1 Ocak 2011’den itibaren yürürlüğe girecek
Avrupa Birliği (AB) Gelişmiş Kargo Deklarasyonu Rejimine ilişkin 648/2005 sayılı Yönetmeliğin 1 Ocak 2011’de yürürlüğe girmesi öngörülmektedir.
Söz konusu kurallar, AB’ye ithal edilen veya AB’den ihraç edilen tüm mallara yönelik olarak, tüm denizcilik sektöründe ve Topluluk Gümrük Kanunu’nda mevcut gümrük kurallarına ek olarak uygulanacaktır. Üye Devletler tarafından, söz konusu rejime uyum göstermeyen ekonomik operatörlere yaptırımlar uygulanabilecektir.
Yeni rejimin amacı malların dolaşımının daha iyi denetlenmesi yoluyla AB Üye Devletlerin güvenliğinin sağlanmasıdır. Bu kapsamda kargo bilgisi gümrük idaresine gemi operatörü veya temsilcisi tarafından ibraz edilecektir. Söz konusu bilgilendirmeye ilişkin ayrıntılar 1875/2006 sayılı Yönetmelik EK 30 A’ da bulunmaktadır. Denizcilik sektöründeki farklı alanlarda gemicilik şirketlerinden farklı kargo bilgileri istenmektedir. İbraz edilen bilginin “Ekonomik Operatör Kayıt ve Kimlik” (Economic Operator Registration and Identification) numarası bulunmalıdır. Kargoya ilişkin bilgileri edinen gümrük idaresi, kargonun güvenlik riskini değerlendirerek; A tipi risk (taşıyıcının kargoyu yüklemesine izin verilmez ancak derin su konteynır gemiciliğinde uygulanmaz), B tipi Risk (kargo ciddi güvenlik sorunlarına yol açmaktadır, ilk çıkış ya da giriş limanında kontrol altına alınır), C tipi Risk (kargo ciddi güvenlik riski yaratmamaktadır AB yük boşaltım limanında kontrol altına alınabilir) olarak adlandırılan üç risk tipinden birisi olarak tanımlayabilir.
Gelişmiş kargo deklarasyonları elektronik olarak tamamlanmalıdır. Ancak AB’de halihazırda mevcut böyle bir uygulama ve uygulama çalışması bulunmamaktadır. Üye Devletlerde dosya formatları, şartnamelere yönelik olarak farklı uygulamalar vardır.
Avrupa Birliği 194 Milyon Euro’luk Avrupa Küresel Navigasyon Uydu Sistemini Hayata Geçirdi
Avrupa Uzay Ajansı, Avrupa Komisyonu adına Avrupa küresel navigasyon sisteminin hayata geçirilmesi için Alman Uzay Merkezi DLR GfR ile İtalyan şirketi S.p.A’nın kurduğu ve farklı üye devletlerden gelen firmalarında ortak olduğu ortak teşebbüs ile 194 milyon Euro tutarındaki sözleşmeyi 26 Ekim 2010 tarihinde imzaladı. Söz konusu sistem, 2014 yılında tam kapasite ile çalışması planlanan ve 6 çalışma paketine bölünmüş olan Galileo Projesi’nin 4. çalışma paketini oluşturmaktadır. Galileo projesinin çalışma paketleri sırasıyla, sistem destek hizmetleri, yer görevleri altyapısının tamamlanması, yer kontrolleri altyapısının tamamlanması, uydular, uyduların yörüngeye konması için roketlerin fırlatılması, ve işlemlerdir. Galileo Projesi’nin son iki çalışma paketinin, 2011 yılının başlarında hayata geçirilmesi öngörülmektedir.
Bulgaristan Güney Akım Boru Hattı’na dahil oldu
21 Ekim 2010 tarihinde yapılan açıklamada, Bulgaristan Başbakanı Boyko Borisov ve Rusya Başbakanı Vladimir Putin'in Güney Akımı doğalgaz boru hattı projesi için 15 Kasım'a kadar bir ortak girişim oluşturulması için gayrı resmi anlaşmaya vardıkları bildirildi. Ortak kuruluşun Güney Akım Boru Hattı için Bulgar topraklarındaki inşaat işlerini yürüteceği konusunda anlaşmaya vardığı belirtilmiştir. Boru hattının 2015 yılına kadar tesis edilmesi için 835 milyon Amerikan Doları yatırıma ihtiyaç olduğu öngörülüyor. İki başbakan aynı zamanda, Bulgaristan’daki Belene Nükleer Güç Santrali’nin inşaatının da tamamlanması için kararlılıklarını ifade etti.
Avrupa Parlamentosu Kıyı Bölgeleri için Avrupa Fonları yaratılmasını talep etti
Avrupa Parlamentosu, 21 Ekim 2010 tarihinde, Alman Parlamenter Gesine Meissner’in Avrupa Bütünleşmiş Denizcilik Politikası’nı değerlendirdiği raporunu kabul ettikten sonra, Avrupa Komisyonu’nun kıyı bölgeleri ve denizcilik sanayisinin sürdürülebilir gelişimi için kapsayıcı bir sektörler arası strateji oluşturmasını talep etti. Avrupa Parlamentosu aldığı kararda, Bölgeler Komitesi’nin kıyı bölgeleri için fon oluşturulması fikrini kabul ederken, Komisyon’un 2011 ve 2012 yılları için Bütünleşmiş Avrupa Denizcilik Politikasına 50 milyon Euro aktarılması fikrini de desteklemektedir.
Avrupa Parlamentosu’nun hazırladığı önergede, denizlerdeki petrol sızıntısından korunma, denizcilik alanındaki yönetişim, deniz havzası, deniz alanı planlaması, deniz gözetimi alanlarında çeşitli çalışmaların yapılması teklif edildi. Avrupa Parlamentosu aynı zamanda Komisyon’a gemi yapımı sektöründe daha çevre dostu, yeşil ve rekabetçi teknolojilerin kullanılmasını teşvik edecek, Avrupa’nın gemi inşaatı sektöründeki üstünlüğünü destekleyecek bir eşgüdümlü Avrupa endüstriyel politika inisiyatifi oluşturması hususunda çağrıda bulundu. Öte yandan Avrupa Parlamentosu, Birliğe Üye Devletlerden ise 2009 tarihli Gemilerin Çevresel Olarak Güçlü ve Güvenli Olarak Geri Dönüşümü İçin Uluslararası Hong Kong Konvansiyonu’nu onaylamalarını istedi. Avrupa Parlamentosu Komisyon’dan son olarak, denizcilik sektörüne karbon dioksit emisyonlarını azaltma hedeflerini entegre etmesini ve emisyon ticareti sistemi gibi piyasa temelli ekonomik araçları bu sektörle tanıştırmasını ve iklim değişikliğinin kıyı bölgelerindeki ve adalardaki etkisini azaltacak bir strateji geliştirmesini istedi.
Bilgilerinize arz ve rica ederiz.
Saygılarımızla,
Murat TUNCER
Genel Sekreter
Dağıtım: Bilgi:
Gereği - YK Başkan ve Üyeleri
Tüm Üyelerimiz (Web)