İMEAK DTO Eylül 2020 AB Bülteni
Avrupa'da denizcilik sektöründe meydana gelen güncel gelişmelere ilişkin çeşitli kaynaklardan derlenen haberler bilgilendirme amacıyla aşağıda sunulmaktadır.
1- Avrupa Komisyonu (European Commission – EC), Galiçya, İspanya’da gemi inşa ve yan sektörlerinde işten çıkarılan 500 işçi için 2 Milyon Euro’luk destek teklif ediyor.
Avrupa Komisyonu Galiçya’da gemi inşa yan sektörlerinde işten çıkarılmış 500 eski işçiye yeni istihdam alanları yaratmak için Avrupa Küreselleşme Uyum Fonu’ndan (European Globalisation Adjustment Fund – EGF) 2 milyon Avro destek sağlama teklifinde bulundu.
İş ve Sosyal Haklar Yetkilisi Nicolas Schmit: “Avrupa Küreselleşme Uyum Fonu, Avrupa Birliği tarafından gösterilen dayanışmaya yönelik iyi bir örnek olarak gösterilebilir. Söz konusu Fon, küreselleşme veya ekonomik krizden dolayı işten çıkarılan işçilere yol göstermek ve onları yeniden eğitmek için gerekli olan maddi desteği sağlamaktadır. Küreselleşmenin getirdiği olumsuz durumun yanı sıra Avrupa Birliği dışındaki ülkelerin de gemi inşa sektöründe söz sahibi olmasıyla birlikte Avrupa gemi inşa sektörü küresel pazar payında büyük kayıplar yaşamıştır. Galiçya’da işten çıkarılan işçilerin farklı sektörlerde istihdam edilmesi amacıyla yeniden eğitilmesi ve onlara yeni yetenekler kazandırılması için İspanya’ya 2 Milyon Avro’luk bir destekte bulunmak istiyoruz.” sözlerini aktarmıştır.
Avrupa Birliği’nin küresel gemi inşa sektöründeki pazar payının düşmesi ve artan küresel rekabet neticesinde gemi inşa yan sektörü Galiçya’da olumsuz bir şekilde etkilenmiştir. Mayıs 2019 ile Şubat 2020 tarihleri arasında Galiçya tersanelerinde işten çıkarılan 960 işçi için İspanya, Avrupa Küreselleşme Uyum Fonu’ndan karşılanmak üzere maddi destek talep etmiştir.
EGF ortak finansmanı tarafından yaklaşık 500 işçiye destek sağlanması beklenmektedir. EGF tarafından sağlanacak söz konusu finansman ile işten çıkarılan işçilere kariyer rehberliği, iş arama süreçlerinde destek, mesleki eğitim konusunda yeni beceriler öğrenmeleri için çeşitli fırsatlar ve yeni iş bulduktan sonra eğitici dersler ve rehberlik hizmetleri verilecektir. Yukarıdaki hizmetlere ek olarak işçiler, aile yardımı gibi çeşitli teşviklerden yararlanabilecek ve yeniden istihdam edilmek için maddi destek alacaklardır. Teşvikler de dâhil olmak üzere toplamda yaklaşık 3.4 Milyon Avro tutarındaki bu paketin 2 Milyon Avro’luk kısmı EGF tarafından finanse edilecek, kalan miktar ise Xunta de Galicia bölge idaresi tarafından karşılanacaktır. Komisyonun finansal destek önerisi Avrupa Parlamentosu ve Konseyi’nde onaya sunulacaktır. (Kaynak: Avrupa Komisyonu)
2- Kruvaziyer sektörü ve sendikalar çalışanları evlerine gönderiyor.
Küresel kruvaziyer sektörü ve denizcileri sendikaları yaklaşık 250.000 deniz insanının evlerine dönmelerini sağlamak için çalışmalarını sürdürmektedir. Fakat Uluslararası Taşımacılık İşçileri Federasyonu (International Transport Workers’ Federation – ITF) bu konuyla ilgili olarak kruvaziyer sektörünü zor zamanların beklediğini belirtmiş ve sektördeki iş gücünün de olumsuz yönde etkileneceği yönünde uyarılarda bulunmuştur.
Küresel kruvaziyer sektöründeki iş gücünün büyük bir kısmını temsil eden ITF ve bağlı sendikaları, catering servisi sağlayan personel ile gemide gösteri yapan çalışanlardan güverte ve makine mürettebatına kadar COVID-19 salgını sebebiyle ülkelerin sınırlarını kapatması sonucunda kruvaziyer gemilerinde kalmak zorunda olan on binlerce çalışanın ülkelerine geri dönmelerini sağlamak amacıyla aktif destekte bulunmuştur.
ITF Deniz İnsanları Departmanı Başkanı Dave Heindel, pandeminin insanlığın iyi ve kötü yüzünü ortaya çıkardığını belirtmiş ve konuyla ilgili olarak şunları eklemiştir: “Kargo ve kruvaziyer gemilerinde çalışan deniz insanlarının evlerine gönderilmesi için her türlü girişimde bulunulması gereken bu zorlu dönemde liman devleti ve transit ülke konumundaki ülkelerin kapılarını denizcilere kapadığına şahit olduk. Öte yandan zorlu zamanlar geçiren deniz insanlarını içinde bulundukları durumdan kurtarmak adına emeklerini esirgemeyen sendika ve işverenler de oldu. Herkes gibi işlerine gidip uzun zamanlar denizde kalmak zorunda bırakılan deniz insanlarına gösterdikleri sabır ve cesaretlerinden dolayı saygı ve teşekkürlerimizi iletiriz. Bu süreç içerisinde girdikleri bunalımdan dolayı intihar eden deniz insanları bizi oldukça üzdü. Ailelerine sabır diliyoruz. Yaşadıkları zorlu süreçten dolayı bu insanlar saygıyı hak ediyor.
Kruvaziyer gemilerinde çalışan yaklaşık 250.000 deniz insanının evlerine ulaşmalarını sağlamak kolay bir süreç olmadı. ITF denizcilik sendikaları bu insanların ailelerine ulaşmaları sağlamak için Mart ayından bu yana vize, uçuş ve seyahat kısıtlamaları ile ilgili yoğun çalışmalar gerçekleştirmektedir.
Her ne kadar 250.000 insan ülkelerine gönderilmiş olsa da, hala kargo gemilerinde kalmak zorunda bırakılan 300.000’e yakın deniz insanı olduğunu unutmamalıyız. Bu insanların içinde 8-9 aylık kontrat sürelerini aşıp 16 aya kadar gemide kalmak zorunda bırakılan deniz insanları bulunmakta ve bu sayı her gün artmaktadır. Mürettebat değişikliklerinin gerçekleştirilebilmesi için hükümetlerin deniz insanlarına yönelik uyguladığı seyahat ve transit geçiş kısıtlamalarına pratik muafiyetler getirmesi gerekmektedir. Kruvaziyer sektöründe yaptığımız gibi yük gemilerinde çalışan yüzbinlerce deniz insanının da kontratlarının bitmesinden sonra gemilerden inebilmelerini sağlamak zorundayız.”
Başarının ortak çalışmayla elde edilebileceğini belirten ITF Kruvaziyer Gemi Çalışma Ekibi Başkanı Johan Øyen konu ile ilgili olarak şu sözleri aktarmıştır: “Kruvaziyer gemi şirketlerine ve yaklaşık 250.000 deniz insanının evlerine dönmelerini sağlamak amacıyla bu şirketler ile büyük lojistik işbirliği gerektiren ortak çalışmalar yürüten hükümetlere teşekkürlerimizi iletiriz.
Bu başarı, bayrak ve liman devletleri de dâhil olmak üzere uluslararası kanunlar kapsamında belirlenen insan haklarını ihlal eden hükümetlere rağmen elde edilmiştir. Devletlerin deniz çalışanlarının kıyıya çıkmalarına yönelik engeller getirmesi hem ahlaki hem de hukuki açıdan yanlıştır. Sorumluluklarından kaçan devletlere yönelik uygulanabilecek yaptırımlarla ilgili araştırmalarımızı sürdürmekteyiz.”
Yaşanan birçok zorluğa rağmen kruvaziyer sektörünün çoğunluğu, bu alınan sonuçları elde etmek için emek sarf etmiştir. İyileştirme planı oluşturmanın ve faaliyetlerin yeniden başlatılması hedefinin yanı sıra ITF ve bağlı sendikalarımız, gemi insanlarının gemideki çalışma ve yaşam şartlarını geliştirmek amacıyla sektör yetkilileri ile yapılacak görüşmeler ile ortak çalışmalar yürütmek istemektedir.
Bu durumun her ne kadar seyirden önce izlenmesi gereken prosedürlerin uygulanmamasından dolayı kaynaklandığına inanılsa da geçtiğimiz günlerde kruvaziyer gemilerinde meydana gelen bazı salgın tespit raporlarından dolayı endişeliyiz. Gemiler, yalnızca yeterli sağlık ve güvenlik önlemleri alındığında, bu önlemler uygulandığında ve gemilerin uğradığı ülkeler tarafından deniz insanlarının gemiden ayrılmalarına ve tıbbi yardım almalarına ve gerektiğinde mürettebat değişikliğinin yapılmasına ilişkin güvence verildiği takdirde tekrar seyre çıkmalıdır. Kruvaziyer gemi şirketleri pandemi sürecinin başında yaptığı hatalarından ders çıkarmalı ve deniz çalışanları için güvenli çalışma ortamları yaratmalıdır.”
Johan Øyen sözlerini şu şekilde sonlandırmıştır: “Umudumuz herkesin pandemi sürecinin kahramanları olan ve aylarca evlerine gidemeyen deniz çalışanlarının yaşadığı zorlukları görmesi ve onlara gereken saygıyı göstermesidir.” (Kaynak: Uluslararası Taşımacılık İşçileri Federasyonu)
3- Avrupa Birliği 2030 iklim hedefi: Avrupa Topluluğu Armatörler Birliği (European Community Shipowners’ Associations – ECSA), AB Emisyon Ticaret Sistemi’nin deniz taşımacılığı sektörüne dahil edilmesi hakkındaki çalışmasını yayınladı.
Avrupa Komisyonu’nun 2030 iklim hedeflerini artırdığını ve deniz taşımacılığı sektörünü AB Emisyon Ticaret Sistemi’e dahil ettiğini duyurmasıyla birlikte ECSA, Uluslararası Deniz Ticaret Odası (International Chamber of Shipping – ICS) ile birlikte ortaklaşa yürüttüğü ve Dr. Edmund Hughes tarafından yazılan “AB Emisyon Ticaret Sistemi’nin uluslararası deniz taşımacılığı sektöründe uygulanması ve alternatif Piyasa Bazlı Tedbirlerin (Market Based Measures – MBMs) potansiyel faydaları” isimli bir çalışmayı yayımladığını duyurdu.
ECSA Genel Sekreteri Martin Dorsman konuyla ilgili şu açıklamayı yapmıştır: “Avrupa Yeşil Anlaşması’nın (European Green Deal) uygulamaya geçirilmesiyle birlikte deniz taşımacılığı sektörünün AB Emisyon Ticaret Sistemi’ne dahil edilmesini hedefleyen Komisyon, yeni ve artırılmış 2030 yılı AB emisyon azaltım hedeflerini sundu. Uluslararası Denizcilik Örgütü’nün (International Maritime Organization – IMO) Gemilerden Kaynaklanan Sera Gazı Salınımlarını Azaltmaya Yönelik Ana Hedefinin 2018 yılında onaylanmasından bu yana deniz taşımacılığı sektörü söz konusu hedefleri gerçekleştirmek ve ilerleme kaydetmek için oldukça yoğun bir şekilde çalışmalarına devam etmekte ve çalışmalarına ek olarak Uluslararası Denizcilik Araştırma ve Geliştirme Fonu’na yönelik bir öneri sunmuştur. Bu öneri ile deniz taşımacılığı sektörü, yeni ve mevcut gemilerde düşük ve sıfır karbonlu teknolojilerin kullanılmaya başlanması sürecinin hızlandırılması için bir plan oluşturulmasını talep etmektedir. Karbonsuzlaşma ve yeşil enerjiye geçiş konularında deniz taşımacılığı sektörü kendinden emin adımlarla yürümektedir. Fakat IMO tarafından ortaya konulan kısa ve orta vadeli önlemlere ek olarak AB piyasalarına dayalı oluşturulan tedbirlerin IMO’da gerçekleştirilen uluslararası görüşmelere bir son verip vermeyeceği ve mevcut olarak kaydedilen gelişmeleri ortadan kaldırıp kaldırmayacağı bir soru işaret olarak kalmaya devam etmektedir. Buna ek olarak, AB Emisyon Ticaret Sistemi’nin etkili ve yeterli bir önlem olup olmadığı ve bu sisteme alternatif olarak önerilebilecek sistemler hakkında da sektörün endişeleri bulunmaktadır. Mevcut olarak karbonsuzlaşma hedeflerine yönelik ilerleme kaydeden bir deniz taşımacılığı sektörünün olduğu düşünüldüğünde, herhangi bir ön araştırma yapılmaksızın deniz taşımacılığı sektörünün AB Emisyon Ticaret Sistemine dahil edilmesinden önce yukarıdaki sorulara bağımsız ve kapsamlı bir etki değerlendirmesi kapsamında cevap verilmesi gerekmektedir.”
Mevcut tartışmalara yapıcı anlamda bir katkı sağlamak ve deniz taşımacılığı sektörünün AB Emisyon Ticaret Sistemi’ne dahil edilmesinin olası avantaj ve dezavantajlarını değerlendirmek amacıyla sektör tarafından bir çalışma yapılmıştır.
Söz konusu çalışma neticesinde yapılan en önemli tespitlerden bir tanesi deniz taşımacılığı sektöründeki birçok farklı faaliyet alanı ile AB Emisyon Ticaret Sistemi arasındaki uyumsuzluk olmuştur.
Farklı tipteki gemiler, akdi ilişkiler ve işletmeciler; karar mercilerinin etkili veya doğru bir şekilde akılcı bir yaklaşımda bulunamamalarına sebep olan bir hayli kompleks bir piyasanın ortaya çıkmasına sebebiyet vermektedir. Karayolu taşımacılığının AB Emisyon Ticaret Sistemi’ne dahil edilmemesi yönünde Avrupa Parlamentosu tarafından sunulan öneri bu duruma örnek olarak gösterilebilir.
Bu duruma ek olarak, böylesine bir önlem IMO’nun Gemilerden Kaynaklanan Sera Gazı Salınımlarını Azaltmaya Yönelik Ana Hedefinin uygulanması amacıyla yapılan uluslararası müzakereleri sarsacak ve diğer ülkeler ile ticari anlamda ihtilaflara yol açabilecek siyasi sorunlara sebebiyet verecektir.
Yapılan bir diğer tespit ise küçük ve orta ölçekli işletmelerin sektör içerisindeki hakimiyeti olmuştur. Diğer piyasa bazlı tedbirlere kıyasla deniz taşımacılığı sektörü içerisindeki idari yük ve buna ilişkin ortaya çıkan maliyetlere dikkat edilmesi gerekmekte ve karar alıcılar tarafından derinlemesine değerlendirilmelidir.
Gelirlerin kullanımı da önemli bir diğer husustur. Güncel duruma göre AB Emisyon Ticaret Sistemi’nden elde edilecek gelirler muhtemelen enerji verimliliğine yönelik projelere katkı sağlamayacak ve bunun neticesinde deniz taşımacılığı sektörünün yeşil enerjiye geçiş sürecini kolaylaştırmayacaktır.
Dorsman: “ECSA, sektör ile müzakereler yapılması ve AB tarafından atılacak adımların artı ve eksilerinin ve farklı politika opsiyonlarının açık bir şekilde görüşülmesi için tüm karar verici mercilere çağrı yapmaktadır. Bunun dışında, kesinlikle önemli olduğuna inandığımız etki değerlendirme çalışmaları için elimizden gelen tüm desteği vermeye hazırız.” diyerek sözlerini sonlandırmıştır. (Kaynak: ECSA)
4- 01.01.2020-22.09.2020 Tarihleri Arasındaki Paris MOU Kapsamında Türk Bayraklı Gemi Tutulmaları.
01.01.2020 – 22.09.2020 tarihleri arasında Paris Memorandumu (Paris MOU) üye limanlarında Türk Bayraklı gemilere yönelik 122 denetim gerçekleştirilmiş ve söz konusu denetimlerde 1 Türk Bayraklı gemi (İtalya – Trieste) tutulmuştur. Türk Bayraklı gemi tutulmalarına ilişkin detaylı bilgiler Odamız web sayfasında (http://www.denizticaretodasi.org.tr/sayfalar/gemitutulmalari.aspx) yer almaktadır.