DENİZLERDE BAYRAĞIMIZI DAHA YUKARI ÇEKMELİYİZ
DENİZLERDE BAYRAĞIMIZI DAHA YUKARI ÇEKMELİYİZ
İMEAK Deniz Ticaret Odası İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Yusuf Öztürk, dünya mal ticaretinin yüzde 80’inin denizyolu ile taşındığını belirterek, Türkiye’nin küresel ekonomide söz sahibi olmasının daha fazla denizcileşmesi ile mümkün olduğunu söyledi.
1 Temmuz Denizcilik ve Kabotaj Bayramı’nın 95. yılı nedeniyle bir açıklama yapan Öztürk, 1 Temmuz 1926’da yürürlüğe giren Kabotaj Kanunu ile Türk limanlarında sadece Türk bayraklı gemilerle yük ve yolcu taşımanın önünün açıldığını hatırlattı. Öztürk, “Büyük Önder Atatürk’ün “Topraklarının ucu deniz olan bir ulusun sınırını, halkının kudret ve yeteneğinin hududu çizer” sözü “Denizci Millet Denizci Ülke” oluşturma hedefinde yolumuza ışık tutuyor” dedi.
DENİZCİ ÜLKELER KRİZDEN AZ ETKİLENDİ
Covid-19 küresel salgınının ve geçtiğimiz Mart ayında Süveyş Kanalı’nda trafiğin altı gün durmasının küresel mal ticaretinde çok büyük çalkantıya yol açtığına dikkat çeken Öztürk, “Bazı limanlarda onlarca gemi yük tahliyesi için kuyrukta beklerken, başka limanlarda boş konteyner ve gemi bulunamamasından dolayı yüklemeler yapılamadı. Asya-Avrupa taşımalarında navlunlar beş katın üzerinde arttı. Bu negatif gelişmeler aynı zamanda denizciliğin dünya ekonomisinin can damarı olduğunu bir kez daha gösterdi. Denizde güçlü olan ülkeler, küresel tedarik zincirini olağanüstü dönemde de koruyarak krizden en az şekilde etkilendi. Türk denizcilik şirketleri, Türk limanları, gemi acenteleri ve gemiadamları ile lojistik sektörümüz pandemi döneminde hiç ara vermeden çalıştı” diye konuştu.
Öztürk, Denizcilik Genel Müdürlüğü’nün istatistiklerine göre Türk sahipli gemi filosunun 28,6 milyon Dwt (detveyt ton) büyüklüğünde bin 484 adet gemiden, Türk bayraklı filonun ise 6,83 milyon Dwt büyüklüğünde 457 adet gemiden oluştuğunu söyledi. Öztürk, geçen yıl ülkemiz limanlarından elleçlenen 11,6 milyon TEU konteynerde kabotaj yükünün 731 bin TEU gibi düşük seviyede kaldığını vurguladı. Öztürk, “Türk bayraklı ve Türk sahipli gemi filosunu yenilememiz ve tonaj olarak büyütmemiz, ülkemizin deniz taşımacılığında söz sahibi olması, sanayimizin ve ihracatımızın rekabet gücü kazanması için son derece önemlidir. Deniz taşımacılığı her zaman çevreci ve rekabetçidir” şeklinde konuştu.
LOJİSTİK AVANTAJLA TEDARİK MERKEZİ OLABİLİRİZ
Aşılama ile beraber küresel ekonomideki hızlı toparlanmayla beraber Uzakdoğu-Avrupa hattında lojistik maliyetlerdeki artışın Türkiye’yi yeni bir üretim merkezi olarak öne çıkarabileceğini vurgulayan Öztürk, şöyle devam etti: “Üretim merkezi olan Doğu ile tüketim ağırlıklı Batı arasında tedarik zincirinde yaşanan sıkışıklık devam ediyor. Çin’in Kuşak ve Yol Projesi’ne karşı ABD ve Avrupa, Yeşil Yol Projesi’ni başlatmaya hazırlanıyor. Doğu-Batı arasında yeni bir kutuplaşma yeşerirken, Türkiye her iki projenin kavşağında olması ile öne çıkıyor. Ürünlerimizi modern limanlarımız vasıtası ile denizyoluna indirerek Avrupa’nın tedarikçisi haline gelebileceğimiz gibi lojistik performansımızı güçlendirip Doğu-Batı rotasında köprü olabiliriz. Bu aşamada Ege Bölgesi’nin Türkiye’nin yeni lojistik merkezi olmaya aday olduğuna inanıyoruz. İzmir Limanları’nın beş milyon TEU’ya yakın kapasitesi ve Kuzey Ege Çandarlı Limanı gibi bir vizyon projesi, Ege’yi üretimde ve lojistikte öne çıkaracaktır”.
DENİZLERİ GÖZÜMÜZ GİBİ KORUYALIM
Türkiye’nin cennet koyları, mavi bayraklı plajları, dünyanın en güzel marinaları, dünyaya armağan ettiği Mavi Yolculuk ile bir deniz turizmi ülkesi olduğunu dile getiren Öztürk, turizm gelirlerinin beşte birinin deniz turizmi ve su sporlarından elde edildiğini söyledi. Marmara Denizi’nde yaşanan müsilaj sorununa da dikkat çeken Öztürk, “Denizlerimizi sadece seyahat, ticaret, turizm ve balıkçılık açısından değil yaşam kaynağımız olarak sahiplenip gözümüz gibi korumalıyız” dedi.